Genel SağlıkHABERLER

İŞTE BABA OLMANIZI ENGELLEYEN FAKTÖRLER

Düşük sperm sayısı, kötü sperm hareketi, sperm şeklinin (morfolojik) bozuk oluşu, hiç sperm olmaması, immünolojik nedenler, psikolojik nedenler, alkol, sigara, çevresel faktörler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, beslenme alışkanlıkları… Uzmanlar uyarıyor: Tüm bunlar, birgün baba olmanıza engelleyecek faktörler olabilir.

EUROFERTIL Tüp Bebek Merkezi Medikal Direktörü Dr. M. Hakan Özörnek, sıklıkla karşılaştıkları erkek kısırlığının süreçlerini, sebeplerini ve tedavi biçimlerini anlattı. Dr. Özörnek, bir çiftin bebek sahibi olamamasında % 40 oranında kadın, % 40 oranında ise erkek kısırlığına rastlandığını ve % 20’lik kısmı ise açıklanamayan ya da sebebi aşırı kilo, düzensiz beslenme gibi durumlara bağlı sebepler olduğunu belirtti.

Dr. Hakan Özörnek’in açıkladığı tedavi süreçlerine göre, erkek kısırlığı durumunda hastanın öyküsünün çok dikkatli dinlenmesi gerekiyor. Yapılması gereken ilk test ise sperm analizi. Bu test sonucunda, meninin hacmi, bakterilerin varlığı, ön hücreleri, hareketi, sayısı, sperm enerjisini gösteren früktoz oranı, sperm kümelenmesi, yapısı ve hareketi gibi birçok özelliği ortaya çıkartılıyor.

EUROFERTIL Tüp Bebek Merkezi Medikal Direktörü Dr. Hakan Özörnek ve ekibi, tıp teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde artık erkek kısırlığında da çok etkili sonuçlar aldıklarının önemine değindi. Eskiden ellerinde tedavi imkânı olarak sadece aşılama varken, şimdi ise tüp bebek ve tüp bebeğin ileri bir şekli olan mikroenjeksiyonun geliştirilmesi sayesinde hastaların çok büyük bir kısmının problemlerini çözdüklerin belirtiyorlar.

Hatta eskiden “Senin çocuğun olmaz” denilen, menisinde hiç sperm hücresi bulunmayan ‘sıfır spermli’ hastaların dahi testislerinden parça alarak ve bu parçadaki sperm hücresi ile eşinin yumurtasını dölleyerek yardım edebilmekteler. Erkek kısırlığı durumunda uygulanan en etkili çözüm olan bu yönteme, mikroenjeksiyon yöntemi adı verilmekte ve en ağır infertilite vakalarında bile bu yöntem sayesinde başarılı olunmakta.

Dr. Hakan Özörnek, hastaların vakit kaybetmeden bu konu ile ilgilenen merkezlere başvurmaları gerektiğini belirtti.