Genel SağlıkHABERLER

TİROİT HASTALIKLARI

Vücutta yaşamsal bir işlevi üstlenen tiroit bezinin işlevleri kalıtım, radyasyon, iyot eksikliği, yaşlanma gibi faktörlere bağlı olarak bozulabiliyor.

Gırtlağın ön tarfında bulunan tiroit bezi salgıladığı hormonlarla, vücuttaki tüm organların işleyişini ve metabolizmasını etkiliyor. Ancak kalıtım, mikroplar, yaşlanma, ısı değşiklikleri, iyot eksikliği ya da fazlalığı, radyasyon, kullanılan ilaçlar ve kanser gibi faktörler tiroit bezinin çalışmasını bozuyor.

Tiroit beziyle ilgili sorunlar Türkiye için ciddi bir sorun. Farklı illerde okul çağında yapılan taramaların sonucuna göre tiroit hastalığının görülme sıklığı yüzde 5 ile yüzde 56 arasında değişiyor. Tüm endokrin hastalıklar gibi tiroit hastalıklarıda kadın hastalarda daha sık görülüyor. Yaşa bağlı olarak da tiroit hastalığının sıklığı artıyor.

BELİRTİLER NELER?

Acıbadem Hastanesi endokrinoloji metabolik hastalıklar uzmanı Prof. Dr. Sema Akalın tiroit bezinin çalışmasıyla ligili sorunlarda hastaların boyun ön kısmında bir şişlik ve nadir olarak ağrı, boğazda baskı hissi, ses kısıklığıyla hekime başvurduğunu söylüyor:

“Bazen şişlik hasta yakınları tarafından farkedilir ve kendisinin bir şikayeti olmaz. Bu durum çoğunlukla tiroit bezi büyümesine, yani guatra bağlıdır. Ağrı ise tiroit iltihabına veya tiroit içine kanamaya bağlı olabilir.”

HİPOTİROİTİ VE HİPERTİROİTİ

Tiroit bezinin çok farklı hastalıkları olabiliyor. Ülkemizde en sık görülen biçimi guatrın büyümesi ya da tomurcuklanması. Bu hastaların tiroit tümörleri açısından araştırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sema Akalın, tiroit bezinin az hormon salgılaması olan hipotiroiti problemiyle ilgili şunları söylüyor:

“Hipotiroit hastalar ciltte kuruluk, saçlarda kabalaşma, yüzde ve vücutta şişlikler, üşüme, uykuya eğilim, kabızlık, kadınlarda adet düzensizlikleri, seste kalınlaşma ile başvurabilirler. Hipertiroiti ise aşırı tiroit hormonu salgılanması sonucu görülür. Hastalar iştah artmasına rağmen kilo kaybı, çarpıntı, terleme, sıcağa tahammülsüzlük, titreme, bağırsak hareketlerinde süratlenme, adet düzensizlikleri, uyku bozukluğu ve sinirlilik yakınmaları ile gelebilirler.”

TANIDA KULLANILAN TESTLER

Tiroit hastalığından şüphelenildiği durumlarda öncelikle hastanın hastalık öyküsü alınıyor ve ayrıntılı muayene ediliyor. Kanda tiroit hormonlarının düzeylerinin tayininin yanısıra ultrasonografi, sintigrafi olarak adlandırılan görüntüleme yöntemi, tiroit bezinden ince iğne ile örnek alınması başlıca tanı yöntemleri olarak kabul ediliyor. Prof. Dr. Sema Akalın, tiroit hormonları veya tiroit hormon yapımını engelleyen ilaçların tedavide öncelikle kullanıldığını belirtiyor.

KANSERE DÖNÜŞME İHTİMALİ

“Kanser olur muyum?” sorusu tiroit hastalığı olan birçok hastanın kafasını kurcalayan bir soru. Mevcut bir guatrda kanser saptanmaz ise genelde bu bezde sonradan kansere dönüşme gözlenmiyor. Prof. Dr. Sema Akalın, “Tiroit kanserleri çoğunlukla çok iyi seyrederler. Tedaviye çok iyi yanıt verirler ve hastanın yaşam süresini etkilemezler” diye konuşuyor. Acıbadem Carousel Hastaneis genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras ise tiroit kanserlerinin tüm tiroit hastalıklarının binde birini oluşturduğuna dikkat çekerek, “Tiroit kanserini kadınlarda erkeklere oranla üç kat daha fazla görüyoruz. Vücudun diğer organlarında görülen kanserlere göre oldukça iyi bir seyir gösteriyor. Boyun bölgesinin dıştan ışın alması tiroit kanseri riskini artırıyor. Ancak radyoaktif iyot tedavisi bu riski artırmıyor” diyor. Tiroit bezinin hızlı büyümesi kanser açısından şüphelenilmesi gereken bir durum olarak değerlendiriliyor. Erken dönemde hiçbir problemi olmayan ele gelen nodüller görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Cihan Uras, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Geç dönem bulgusu, sert guatr, bazen boyunda hissedilen lenf bezleri, yemek borusuna kadar kanser yayılmışsa yutma güçlüğü, nefes alma güçlüğü, ses kısıklığı gibi belirtiler görülebilir. Tiroit kanserinin erken tanısında ultrasonografi ile belirlenen nodüller değerlendirilir. Tiroit sintigrafisinde tespit edilen soğuk nodül varlığında nodüllere uygulanan iğne biyopsisinde alınan örneklerin laboratuvarda değerlendirilmesinden sonra tanı konulabilir. Erken tiroit kanserlerinin çoğunluğu şüpheli nodüllerin varlığı sonucu verilen ameliyat kararlarından sonra tespit edilebiliyor. Tiroit kanserinin tedavisi cerrahidir. Tiroit bezinin uygun şekilde doku bırakmaksızın temizlenmesi gerekiyor.”

TİROİT HASTALIKLARININ AMELİYATLA TEDAVİSİ

Tiroit kanserleri dışında, kozmetik nedenler, tiroite bağlı olarak yutma güçlüğü ve nefes alma probleminin ortaya çıktığı, ses kısıklığı geliştiği durumlarda ameliyat tercih edilebiliyor. İlaç tedavisine yanıt vermeyen hipertiroit durumunda, şüpheli tiroit bezi nodüllerinde ve hastanın görüntü olarak rahatsızlık duyduğu durumlarda hastaya ameliyat önerilebiliyor. Prof. Dr. Cihan Uras, ameliyatın aşamaları hakkında şu bilgiyi veriyor:

“Tiroit bezi yapısal olarak iki adet lobdan oluşur. Bu nedenle her iki lop ayrı ayrı değerlendirilerek ameliyatı planlanır. Hastanın durumuna göre her iki lobun tamamen alınmadan her iki loptan biraz doku bırakılarak ameliyat yapılabilir. Bazen de bir taraf tamamen çıkarılır diğer tarafta biraz doku bırakılır. Tümör söz konusu olduğunda ise her iki lobun da çıkarılması gereklidir. Ameliyatta hastanede kalış süresi maksimum iki gündür. Genellikel hastalar ameliyattan bir gün sonra taburcu edilir. Bir hafta içinde normal hayata dönebilirler. Tiroit hastalarının amilayattan snora iyi takip edilmesi gerekir. Kontrollere gelmeyen hastalarda operasyon sonrasında tekrarlama ya da hormon eksikliğine bağlı problemler gelişebilir.”

AMELİYATIN RİSKLERİ

Ameliyattan önce hekimin hastayı çok iyi bilgilendirmesi ve hastanın da ameliyat ve sonrasıyla ilgili merak ettiği konuları hekiminden öğrenmesi gerekiyor. Tiroit ameliyatlarının uzman ellerde başarısının yüzde 100’e yakın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cihan Uras, olası riklerle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Tiroit bezi, boyun ön duvarındaki çok önemli damar ve sinir yapıları ile komşuluk içindedir. Ameliyatın bu yüzden büyük bir dikkatle yapılması gerekir. Önemli sinirlerle komşuluk içinde olduğu için bu sinirlerin kesilmesi ya da yaralanmasıyla hastalarda ameliyat sonrasında nefes darlığı, hiç nefes alamama, ses kısıklığı, ses çatallaşması, ses yorgunluğu yüzde 1’den daha az oranda görülebilir. Ayrıca vücudun kalsiyum metabolizmasını düzenleyen paratiroit bezleri tiroit dokusuyla yakın komşuluğu nedeniyle yanlışlıkla çıkartılır veya kanlanması bozulursa özelikel ellerde ayaklarda veya yüzde uyuşukluk ve kasılma şikayetleri gelişir. Bu problemin görülme oranı da binde 5 ile yüzde 3 arasında değişir.”

HİPERTİROİTİN BELİRTİLERİ

Tiroit bezinin fazal çalışmasına bağlı gelişen sorunlar

Kilo kaybı

İshal

Sıcağa tahammülsüzlük

Terleme

Saç dökülmesi

Huzursuzluk

Korku

Uyku bozukluğu

Çarpıntı

TANI YÖNTEMLERİ

Hastalık öyküsünün alınması

Muayene

Tiroit hormonu tayini

Ultrasonogragi

Sintigrafi

Biyopsi

HİPOTİROİTİN BELİRTİLERİ

Tiroit bezinin az çalışmasına bağlı olarak ortay çıkan sorunlar

Çabuk yorulma

Soğuğa hassasiyet

Kilo alma

Kabızlık

Seste değişiklik

Göz kapağında ödem

Ciltte kuruluk, solukluk

Nabzın düşük olması

İş gücü kaybı

Dikkat kaybı