Genel SağlıkHABERLER

MİGREN ATAĞINA 15 DAKİKADA SON!

Son gelişmelerle migren artık kader değil. Ağrıları tetikleyen faktörler kontrol altına alınabiliyor; ‘triptan’ etken maddeli ilaçlar da ağrı ya da atağı 15 ila 30 dakikada sonlandırıyor

Migren tedavisinde özellikle son 10 yılda büyük gelişme kaydedildi. Bugün kullanılan ‘triptan’ grubu ilaçlar, migren tedavisinde ‘kilometre taşı’, ‘mucize’ gibi tanımlarla nitelendiriliyor. Ağrı başladığı anda alınan, tablet dışında spreyi de olan bu migren ilaçları, atağı ve ağrıyı 15-30 dakika kesiyor.

1991’den beri ülkemizde de kullanılan bu ilaç grubunun yeni bir ürünü daha (eletriptan etken maddeli ilaç) yakında piyasaya çıkıyor. Ancak migreni tetikleyen faktörlerden kaçınmak da en az tıbbi tedaviler kadar başarılı sonuç veriyor.

İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı (Başağrısı Kliniği) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ertaş, migrenin teşhisi ve tedavisinde doktora ve hastaya düşen görevleri anlattı…

Migren ataklarından kurtulmak mümkün mü?

Kesinlikle. Bugün migren, ilaçsız da tedavi edilebilir, ataklarla baş edilebilir. Tetikleyen faktörler kontrol altına alınırsa yüzde 50, hatta daha fazla oranda hastanın ataklarını ve ağrılarını azaltması mümkün. Ancak ilk önce doğru tanının konulması önemli. Doğru tanının konulması işgücü kaybının önüne geçmek açısından da gerekli.

Tanı koymak zor mu?

Çok kolay bir şey değil. Çünkü migren hiç muayene bulgusu vermez. Hasta şikâyetleri alınır. Doktorun profesyonelliği çok büyük rol oynar. Türkiye’de 6 yıllık tıp eğitimi içinde sadece bir saat baş ağrıları eğitimi veriliyor. Amerika’da da bu süre iki saat. Doğru tanı konması için doktorun sorması gereken bazı kilit sorular var.

Kilit sorular

Nedir bunlar?

Yüzde 70-80 migren diyebilmek için hastaya başlıca şu soruları sormak gerekiyor: “Baş ağrısı nöbetler halinde mi oluyor, ağrılar benziyor mu, ağrı şiddetli mi, ağrı tek taraflı mı, ağrı sırasında ışıktan rahatsız oluyor mu, ağrı sırasında başını hareket ettirince ağrı artıyor mu, ağrı sırasında bulantı oluyor mu, ağrı uykuyla geçiyor mu, ağrı işini aksatıyor mu?

Eğer bu soruların yanıtlarına rağmen şüphe devam ediyorsa MR ve BT’ye (bilgisayarlı tomografi) başvurulabilir. Çok ayrıntılı tetkiklere gerek yok.

Hasta ne yapmalı?

Kişinin önce migrenini tetikleyen faktörlerini çok iyi bilmesi lazım. Eğer açlık tetikliyorsa aç kalmamalı. Uyku düzensizlikleri etkiliyorsa her gün aynı saatte yatıp kalkmalı. Meditasyon ve yoga bu konuda kişiyi disipline eden, kişiyi olumlu yönde eğiten yöntemler. Hasta doktoruyla ilişkisini kesmemeli. Koruyucu tedavisini düzenli uygulamalı.

Doğru tanının işgücü kaybıyla ilişkisi nedir?

Doğru tanı konulmazsa hasta yanlış ilaç kullanıyor. Yanlış ilaç kullanımı kişinin işini, çevresindekileri etkiliyor. Ekonomik kayıp demek, işgücü kaybı veya verimsiz çalışmak demek. Bu yüzden baş ağrısının önemi, yarattığı işgücü kaybıyla ölçülmeli. Kişi, ayda beş kez baş ağrısı nedeniyle işine gidemiyorsa bu ciddi bir baş ağrısıdır. Migrenler böyledir. Ama 15 gün başı ağrıyor buna karşın yine de işine gidebiliyorsa, gerilim tipi baş ağrısında olduğu gibi, bu çok da önemli değildir.

Tedavi şansı yüzde 90

Migren için her hastaya farklı tedavi uygulandığını, her ilacın her hastaya yaramadığını vurgulayan Prof. Dr. Baki Göksan migren tedavisini şöyle anlattı:

“Tedavideki hedef, sinir sistemindeki hassasiyeti ve ağrı sırasında ortaya çıkan damar ve damar çevresindeki olayları baskılamaktır. Tedavide yüzde 90’lara varan başarı elde edilir. Temel tedavi, koruyucu ve atak tedavisi olmak üzere ikiye ayrılır. Eğer hastanın ağrıları ayda bir iki kez görülüyorsa sadece atak sırasında tedavi önerilir. Ağrılar ayda dördün, beşin üzerine çıkmışsa düzenli bir tedaviyle birlikte atak sırasında tedavi yapılır.”

Atak-ağrı tedavisi:

Atak tedavisinde ön plana çıkan ilaçlar günümüzde triptan grubu ağrı kesiciler. Bunlar migren tedavisinde kilometre taşı oldu. Bunlar hem genişlemiş olan damarı daraltıyor, hem de damar çevresindeki şişmeyi azaltıyor, önlüyor. Ağrıyla ilgili uyarıların sinir sistemine geçişini ve sinir sisteminde algılanmasını bloke ediyor. Çok noktada etkililer. Bugün piyasada üç tane triptan grubu ilaç var. Atak sırasındaki bulantı ve kusma için de anti emetik grubu ilaçlar veriliyor.

Koruyucu-önleyici tedavi:

Bir ay içinde atak sayısı üçü, dördü geçiyorsa o zaman sadece atak sırasında değil, migren atağını önlemeye yönelik ilaçları da kullanmak gerekir. Kişi ayda ya da 6 ayda bir kez migren krizi geçiriyorsa uygulanmaz. Koruyucu tedavide ilaçlar her gün alınır.

Migren kadınlarda niçin daha fazla?

Kadında migrenin daha fazla görülmesinin sebebini kadınlık hormonu ‘östrojen’e bağlayan Prof. Dr. Ertaş şunları söyledi: “Kadının doğurgan olduğu dönemde migren daha çok görülüyor. Oysa çocuklukta ve menopoz sonrası dönemde erkeklerle eşit düzeyde. Östrojen kadınlarda migreni en çok tetikleyen faktör.”

Prof. Dr. Baki Göksan ise “Migren atakları kadınlarda âdet dönemlerinde sıklaşıyor. Hatta sadece âdet döneminde ortaya çıkan migren atakları söz konusu. Onun dışındaki günlerde ağrı çekmeyen migrenliler var” dedi.

Doktor Tayfun Aldemir de hamilelikte atakların azaldığına işaret ederek, “Bu, kadınların hormonal düzeniyle ilgili bir durum. Menopozdaki kadında migren krizleri seyrekleşiyor. Bulantı, kusma kayboluyor. Hamilelikte de aynı şey söz konusu. Hamilelikte 3 ile 9’uncu aylar arasında migren krizleri görülmüyor. İlaç almaktan kurtuluyorlar” diye konuştu.

Ağrının etkisini azaltmanın ipuçları

• Uyuyun.
• Karanlık, loş, sessiz bir odada dinlenin.
• Başınızı eşarpla sıkın (genişlemiş damarlara baskı uyguluyor).
• Ağrının olduğu tarafa soğuk kompres yapın (genişlemiş damarları daraltır).
• Duş alın. Birkaç dakika sıcak, sonra soğuk, sonra tekrar sıcak duş.
• Baş masajı yapın. (Önce şakaklara, sonra da gözlerin dışa bakan tarafına hafif hafif bastırarak).
• El ve ayaklarınızı sıcak suya sokun.

Her hafta sonu başınız ağrıyorsa

Eğer güne kahve içerek başlıyor, yoksa ayılamıyorsanız, hafta sonu ise geç kalkıyorsanız baş ağrısına yakalanmamanız imkânsız. Genellikle sabah kalkar kalkmaz kahve içenleri bekleyen hafta sonu baş ağrısı sendromunun nedeni şu: Hafta içi her sabah kahve içen kişi, hafta sonu geç kalktığından her zaman aynı saatte içtiği kahveyi içemiyor. Bu da kafein eksikliği, yoksunluğu yaratarak baş ağrısının ortaya çıkmasına yol açıyor.

Ağrıdıkça para gidiyor!

1998’de yapılan ‘Türkiye Baş Ağrısı Epidemiyoloji Çalışması’nda baş ağrısının Türkiye ekonomisine getirdiği yük de araştırıldı. Baş ağrısı nedeniyle işgücü kaybı ve bu hastalara yapılan sağlık harcamalarının toplamı ülke ekonomisine 800 milyon dolara yakın bir yük getiriyor.