Genel SağlıkHABERLER

BEL AĞRISI DEYİP GEÇMEYİN

Dünya Ankilozan Spondilit (AS) Haftası ile toplumun romatizmal hastalıklar konusundaki farkındalığının artırılması ve bilgilendirilmesi hedefleniyor.

Sabahları ağrıyla uyananlar, özellikle belde, kalçada, boyunda, sırtta yarım saatin üzerinde sabah tutukluğu ya da sertlik olanlar dikkat!
Omurga, kuyruk sokumu kemiği ve leğen kemiğini birleştiren eklemleri etkileyen iltihaplı romatizmal bir hastalık olan ankilozan spondilit için genetik yatkınlık önemli bir faktör. Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İhsan Ertenli, Dünya Ankilozan Spondilit Haftası sebebiyle ankilozan spondilitin özellikle 20 ile 40 yaş civarında görüldüğünü belirterek diğer bel ağrılarından nasıl ayırt edilebileceğini ve yapılması gerekenleri anlattı.
Hayatı ve hareketi kısıtlayan, ağrıya, iş görmezliğe, psikolojik sorunlara ve ileri evrelerde bazı hastalarda kamburluğa neden olabilen Ankilozan Spondilit (AS) hastalığı, sıklıkla genç erkeklerde görülüyor, ancak kadınlarda da görülme sıklığı seyrek değil. Ankilozan spondilitli hastaların birinci derece akrabalarında hastalığa normal popülasyondan yaklaşık 10 kat fazla rastlanıyor. Romatologlar, getirdiği fiziksel ve psikolojik sorunlarla toplumsal yükü ve maliyeti oldukça fazla olan engelleyici bir sağlık sorunu olan Ankilozan Spondilit (AS) hastalığı ile ilgili bilinç uyandırmayı hedefliyor.
Ankilozan Spondilit (AS) hastalığı hakkında bilgi veren Türkiye Romatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İhsan Ertenli; “Türkiye’de yüzde 16,4 ile sağlık sistemine başvuruların başında bel ağrısı gelmektedir. Erişkin yaş grubunda her 200 kişiden birinde görülen ve ülkemizde yaklaşık 200.000 kişiyi etkileyen ciddi bir hastalık olan AS hastalarının yüzde 40’ı hasta olduklarını ve hangi doktora gideceğini ne yazık ki bilmemektedir. Bu hastalara romatoloji uzmanları bakar. Türkiye’de AS tanısı, hastaların doktora ilk başvurdukları tarihten ortalama 8 yıl sonra konabilmekte fakat hastaların başvurduğu ilk hekimin romatolog olması halinde bu süre kısalabilmektedir.
Bel fıtığıyla karıştırmayın!
Her 100 AS hastasından 7’sinin öyküsünde bel fıtığı ameliyatına rastlanmaktadır. Ankilozan Spondilit en çok fazla bel fıtığıyla karışmakta, her 3 ankilozan spondilit hastasından biri en başta bel fıtığı tanısı almaktadır. Doğru ve erken teşhis konmasının tedavi açısından büyük önem taşıdığını ifade ederek ifade eden Prof. Dr. İhsan Ertenli ankilozan spondilitte, görülen bel ağrısının özelliklerini şöyle anlattı: “40 yaş öncesinde başlayan, 3 aydan daha uzun süre devam eden, aniden değil yavaş yavaş başlayan, sabahları yataktan kalkmayı zorlaştıran, istirahat ile geçmeyip, uzun süre yatınca artan, hareket etmekle azalan ve ’inflamatuvar bel ağrısı‘ adı verdiğimiz bir ağrıdır. Bu şekilde bir ağrıya sahip kişilerde AS olma olasılığı bulunmaktadır’’ dedi.
Sabah tutukluğu önemli
Ankilozan spondilitin diğer bel ağrılarından ayırt edilmesi için önemli bir faktör de sabahları uyanınca hissedilen tutukluk ve bel ağrısı. Ankilozan spondilit hastaları, sabah kalktığında özellikle belde, kalçada, boyunda, sırtta ağrı ve sertlik, hareketlerinde yarım saatten uzun süren kısıtlılık hissediyor.
Erkeklerde kadınlardan daha sık görülür
Erkeklerde kadınlardan 3-4 kat daha sık görülen AS, hastaların çocuklarını kucaklarına alıp kaldırmalarını, onlarla doyasıya oynamalarını, gece rahat uyumalarını, hatta çoraplarını, ayakkabılarını giymelerini bile engelleyebilmektedir. Hastalarda yol açtığı engellenme duygusu, psikolojik sorunlara yol açabilmekte, hastalığın neden olduğu problemlerin yelpazesini daha da genişletmektedir. AS çoğunlukla genç yaşlarda ortaya çıkan ve omurga, kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiğini birleştiren sakroiliyak eklemleri etkileyen bir romatizma hastalığıdır.
AS hastalarının diğer aile bireylerinde hastalık riski var mıdır?
Ankilozan spondilit hastalığı genetik bir hastalık olup, HLA B27 geni arasında sıkı bir ilişki vardır. AS hastalarının yüzde 80-90’ında bu gen testi pozitiftir. Bu genin, bağışıklık sisteminin omurga ve eklemlere saldırmasına yol açtığı düşünülmektedir.
AS’ in ortaya çıkışında genetik faktörlerin rolü olduğu için ailenin bir bireyinde AS veya diğer spondiloartritlerin ortaya çıkması durumunda diğer bireylerde de bu grup hastalıklara yakalanma riski artar.
Ankilozan spondilitli bir bireyin birinci derecede akrabasında hastalık çıkma ihtimali yüzde 10-20’dir. Diğer bir deyişle ankilozan spondilitli hastaların 1. derece akrabalarında hastalık normal popülasyondan yaklaşık 10 kat fazla görülmektedir. Ancak HLA B27 pozitif bireylerin yaklaşık yüzde 2’sinde hastalık gelişeceğinden, AS hastalarının semptomu olmayan yakınlarına HLA B27 testi yapılması gereksizdir.
Erken teşhis ve tedavi kamburluk gelişimini engelliyor
Hastalık bazı hastalarda omurgayı tamamen hareketsiz hale getirebilmekte, hasta başını dahi döndürememektedir. Hastalığın son seviyesinde bazı hastalarda toplum arasında ‘kamburluk’ olarak bilinen sırt ve boyun deformasyonu görülebilir. Oysa erken teşhis edildiğinde kontrol altına alınabilmekte, böylece hastaların yaşamlarına ağrısız ve hareket kısıtlılığı olmadan devam etmeleri sağlanabilmektedir. AS hastalarının mümkün olan en kısa zamanda doğru teşhis ve tedaviye ulaşarak fonksiyonel durumlarının ve yaşam kalitelerinin iyileştirilebilmesi için inflamatuvar bel ağrısı farkındalığının artırılması gerekmektedir.
Hastalıkla ilgili bilinmesi gereken önemli bir nokta her hastanın hastalığının kendine özgü bir seyri olduğudur. Bazı hastalar ömür boyu ufak tefek ağrılarla yaşar ve hiç kısıtlılık gelişmezken bazı hastalarda erken dönemde fonksiyon kayıpları gelişir. Bu nedenle her hastanın tedavisi deneyimli bir hekim tarafından o hastaya özel olarak planlanmalıdır. Günümüzde elimizde bulunan tedavi olanakları ile hastalığın ilerlemesini tamamen durdurmak ve hastalarımızın ağrısız ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamak mümkündür.